Bugün, akşam saatleri
Telefonda, “Ne yaptın?” diye sordu renklipamuklar.
“İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya gibi hissediyorum kendimi” dedim.
“Polonya” dedi renklipamuklar. “Ben de Polonya.”
“Hangisi daha kötü durumdaydı sence?” diye sordum.
“Bence Polonya” karşılığını verdi renklipamuklar.
“Olabilir” dedim.
Bugün, sabahın erken saatleri
Saat beş buçuğa yaklaşmıştı. Kargalar ve başka başka kuşlar kendi aralarındaki sohbetlerine başlamıştı. Günün ilk ışıkları pencereme düşerken…
Gece iki telefonumdan birinin alarmını 07:35’e, diğerini ise 08:10’a ayarlamıştım. Uyumak ile uyuyamamak arasında bir halde 07:35’i 08:00 olarak değiştirdim. Gözlerimi kapadım, günün ilk saatlerine direnerek sakin karanlığın gözkapaklarıma inmesini bekledim. Dalıp gitmişim.
Bugün, sabah saatleri
Alarm çaldı. Telefonu yanıma aldım, öteki çaldı. Uyanır uyanmaz önce Ponçik’e bakar, ardından kettle’ın düğmesine basarım. Çay içtim, giyindim, bir dolu makyaj yaptım. Saçlarımla güzelce uğraştım.
Saat 09:15’ti, telefonum çaldı. Telaşlı bir kadın sesi:
“Yurtdışından gelen konuklarımız ve gerçekleşecek sunum dolayısıyla saat 10:00’daki görüşmenizi saat 16:00’ya alabilir miyiz?”
“Arkadaşımı aramalıyım. Öğleden sonra bir başka fotoğraf çekimi yoksa olabilir. Size bilgi vereceğim.”
Telefonu kapadım. Arkadaşımı aradım.
“Çıktın mı, evde misin?”
“Şimdi çıkıyorum” dedi.
“Çıkma! Öğleden sonra dört uyar mı sana?”
“Uyar, hatta daha iyi olur.”
“Peki, 16:00’ya aldım o zaman. Beş kala girişte beklerim seni.”
Telaşlı kadını aradım.
“Saat 16:00 uygundur.”
Bugün, öğle saatleri
Saat 13:00’te telefonum çaldı. Aynı kadının aynı telaşlı sesi:
“Sizi özür dileyerek tekrar rahatsız ediyorum. Saat 14:30’daki sunumun uzaması nedeniyle saat 16:00’daki randevunuzu 17:00’ye alabilir miyiz? Ve mümkünse fotoğraf çekimini iptal edebilir miyiz?”
Derin bir soluk aldım.
“Yapabiliriz, olabilir, iptal edebiliriz.”
Arkadaşımı aradım.
“Biliyorsun bizim işleri... Fotoğraf çekimi iptal, kusura bakma.”
Mırıl mırıl bir şeyler söyledi. Böyle durumlarda erkeklerin bu tür söylenmelerini duymamak daha iyidir.
“Görüşürüz, kendine iyi bak” vb. sözleri sıralayarak hemen telefonu kapattım.
Bugün, gün boyu
Ve, bir kez daha yaşadığım hayatın delilik ötesi bir hayat olduğu kanaatine vardım.
Bugün, akşam saatleri
Ponçik bana küsmüş. Günlerdir ilgilenemiyordum, ondan olmalı. “Ponçik sevgilim” diyorum, bakmıyor. “Minik uçurtmam, mavi papağanım” diyorum, duymuyor. Soruyorum:
“Sen de mi Ponçik?” Gagalıyor ellerimi, canımı yakıyor.
Savaştan arta kalmış harap bir şehir gibiyim. Dedelerimi çok özlüyorum. Anneannemi, babaannemi… Onlar ne çok severlerdi beni.
Kimileyin travmatik olur ya hallerimiz… İşte, öylesi.
12.05.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Hay Allah...
Huzur, kendini arayandan kaçıyor mudur, nedir. Ama atlatacaksın elbet bunu da. Ama o meslekle, bu ve benzerlerini yaşama olasılığın sürekli var sanırım.
"Balıkçı" olmak vardı diyorum bazen :)
Bu kuşlar "küsengen" türden. Çiçekler de küsüyor, insanlar da ve dahi herşey...Hep de yorgun olunan zamanlarda...
Onda da geçer. Bir iki saatlik oyun, fırsatın olursa tabii, barıştırır.
Ben de böyle zamanlarda dedemi özlerim.
Telaşlı kadını tokatlamak geldi içimden. :)
Böyle zamanlarda sadece kuşlar değil kediler de küsüyorlar insanlara. Şeker küs şu an bizlere hiç yemek yemiyor iki hafta olacak neredeyse.
Ve dedem, O kapanmayan yaram.
dün gittim dedeme,taşını sevdim,laleleri suladım.yanında olan anneannemi de sevdim ve babannemi,dedemi...
mezarlıklardan korkmadığımı anladım artık,sevdiklerimin çoğunun bu sessiz kalabalığın bir parçası olduğunu,özlediğimi ve hayatın ne kadar "başka" olduğunu anladım...
tuhaf hallerdeyiz,yaşıyoruz...
Pasaklı Tanrıça bitti sonunda ama Samantha benim için hep Ihlamurdu:))
hayat zor
acımasız
ve yıpratıcı.
Ege de bekliyorum
Creep
ponçik' i küstürme...
en ihtiyaç anında olmayan o şey
yolunu şaşırıpta olduğunda bi gün : )
ben kızıyorum tutup ona : ))
lazımken neredeydi sen diye : )
yani sendeki dönemlik travma
sevgisizlik şefkatisizlik anlarındaki
mutsuzluk ve yalnızlık hisssiyse misal : )
bendeki hafiften manyaklığa kaymış : ))ve kalıcı : ))
hayır ama tutup "şanslısın bakkk" demiycem : ))
kulaklarım kötü kötü çinlasın istemiyorum : ))
ama şu cümlem ciddi sahiden;
hiç değilse sen
dedelerini anımsıyosun...
Yorum Gönder