18.09.2010

Daha büyümem gerekiyorsa…

Neredeyse bir aydır doğru düzgün takip etmiyordum olan biteni. Son iki gündür eskiye dönmeye ve önemsediğim yazarları okumaya yeniden başladım. Dün tüm günü bir toplantıdan diğerine yetişmeye çalışarak geçirdim. Çok yorucuydu. Dönüşte pastaneye uğradım ve pasta aldım. Bir ara elim telefona uzandı. Renklipamuklar’ı arayacak, “Pasta alıyorum. Seninki nasıl olsun?” diye soracaktım.

Aklıma geldi, yokluğu… Yalnızca bir dilim çikolatalı pasta ile döndüm eve.

Fatmagül’ün Suçu Ne’yi Aşkı Memnu ile aynı gün ve saate koymuşlar; iyi olmuş. Kerim rolündeki oyuncuyu Taksim’de görmüştüm bir kez. İncecik, TV’de göründüğünden çok daha yakışıklı bir çocuktu. Pek kimselere bakmam aslında, ona epey bakmıştım.

Tüm dizi filmlerde olduğu gibi Fatmagül’ün Suçu Ne’de de zengin ailelere mensup tüm insanlar dejenere, kötü ve yerin dibine batası tipler. Neden böyle, anlayamıyorum.

Hâlbuki yok böyle bir şey…

Gelmiş geçmiş en zahmetli tarhana çorbası ile mücadele ettim. Toz tarhanayı yarım saat önceden ıslatmama rağmen erimek bilmedi. Kısık ateşte yarım saati geçti pişmesi… Neyse ki lezzetli oldu.
Çok severim yorgun akşamlarda pişmiş sıcacık tarhana çorbasını.

Dün çok yorucuydu desem de bugün dünü aratmadı. Beşiktaş’ta gezdik biraz. Pizza yedik, saat dokuza doğru üşüdüm. Yeni aldığım şalımı örttüm omuzlarıma…

Parfümüm bitmişti. Bir başka parfümüm var ama onun kokusuna alışamadım. Mutluluk veriyor alıştığım kokular. Kavuştum, küçük mavi şişenin içindeki çiçeksi şekerli kokuya…

Evde hiç film kalmamış. Can sıkıntısından TV kanallarında gezindim. Yeni bir dizi daha başlamış, Kılıç Günü adı. Gecenin Kanatları ‘Korkunçluk’ unvanını rahatlıkla bu diziye devredebilir. İnsana toplu iğne gibi batan, bu kadar ucuz diyaloglar yazılmamıştır, eminim ki uzun zaman da yazılmayacaktır.

İmkânsız, Elveda Rumeli’deki güzel Alex’in hatırına dahi izlenmez bu dizi.

Yarın da çalışacağım. Zaten Taksim programımız yattı. Renklipamuklar ile konuştuk, “Pazar günü bana gel” dedi. G de çağırıp duruyor. İki yavru kedi almış, “Büyümeden gel sev” diyor.
Yavru kediler hep yavru kalsa, hani gözleri daha mavi maviyken olduğu gibi kalsa hep.

Zaman büyütüyor her şeyi. Uyusun da büyüsün, dünya hâli…

Yarının bugünden yorucu olma ihtimali yüksek. Keşke erken uyusaydım, daha büyümem gerekiyorsa bir an önce büyüseydim.

Hiç yorum yok: