3.07.2009

Bulutlu prenseslerin pembe kaplı günlükleri

Durur, Ayasofya'ya defalarca bakarım

Akşam saatlerinde Ossy ile buluştuk. Bir hafta görmesem, özlüyorum kız arkadaşlarımı.

Sultanahmet’te, tramvay durağının hemen yanında genç bir çocuk tezgâh açmış. Boy boy, renk renk defterler satıyor. Defterlerin kapları ilgimi çekti. Sordum:
“Duvar kağıdından mı bunlar?”
Belki duvar kağıdından yapılmış kapların defterlerinin değerini düşüreceği endişesinden... Çekinerek “Evet” dedi, satıcı çocuk. Ekledi ardından:
“El işi bu defterler, kendim yaptım.”
“Çok güzelmiş.”
Güneşin altında beklemekten bunalmış, gülümsedi. Bu defa o sordu:
“Alacak mısınız?”
“Alacağım. Hem kendime hem de arkadaşıma.”

Bu hafta bir ajansta yeniden çalışmaya başlayan Ossy’e büyük boy, kendime ise orta boy defter aldım. Tüle benzer kabı pembe olanlardan.

Ossy defteri çok sevdi.


Orada bir yerde, defterlere yazılmayanlar

Ossy ile bir yıldan fazla birlikte çalışmıştık. Ondan önce istifa edip, bir başka şirkete geçmiştim. Giderken en sevdiğim defterimi bırakmıştım. O günden bugüne aramızda defterlerle kurulu kopmaz bir bağ var.

Zaten şu dünyadaki işimiz gücümüz kopmayan bağlar kurup, kurduğumuz bağlara düğümlenmeklerle.

Öyle yorgun döndüm ki eve…
Daha dün, Ponçik’in kafesini güzelce yıkayıp temizlemiştim. Yine tüy dökmeye başlamış. Gagasının kenarındaki siyah benekler bile dökülmüş.
“Beneklerini kim çaldı Ponçiğim?” diye sordum. Bir şeyler söyledi. Biraz kederli sanki…

Keşke sarılabilsem Ponçiğime.


En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız mı?

Kabı pembe duvar kağıdından defterime bir şeyler yazdım. Günün özeti gibi. Belki kısa cümlelerden oluşan bir günlük yaparım yeni defterimi. Anlatılacak daha güzel günlerim olur belki de.

Tükenmez kalemle yazmaya değer günler.
Hiç silinmesin istenen.

1 yorum:

SeV@L dedi ki...

Bende çok sever ve çok özlerim kız arkadaşlarımı. Ama..Kopmayan bağ var mıdır? Bence yok. Ne kadar sağlam görünse de bir gün tüm bağlar kopacak. Biliyorum çünkü aklıma gelen başıma gelir hep.


***
Emel her zaman ve genelde sebepsiz yere öyle mutsuz, öyle karamsar, öyle hüzünlüdür ki...Sinir olurum o haline.

Adapazarı'nda olduğumuz zamanlarda, kırmızı kaplı bir defteri "küçük mutluluklar defteri" yapmayı teklif etmiştim.Etrafında güzel şeylerin olduğunu da görebilsin diye. Aslında kendini üzecek, bu kadar hüzünlü olmayı gerektirecek bir şey olmadığını görsün diye.

Bir süre yazdık küçük mutluluklarımızı, sonra finaller girdi araya, sonra küçük dahi olsa hiç bir mutluluğa tahammül edemeyen ve onları hemen ezip geçen bir hüzün girdi. Unuttuk kırmızı kaplı defteri..

Okul bittikten iki sene sonra, doğum gününde Emel'e verdim defteri. Çok mutlu oldu.

Küçük mutluluklar ve sevmediğim hocaların karikatürlerini çizdiğim kırmızı kaplı kaplı defter, aslında içindekiler yıllar sonra mutluluk sebebiydi.

Umarım güzel günlerin olur yazacak. Yıllar sonra kendini kötü hissettiğin bir gün, dönüp baktığında mutlu olmanı sağlayacak.

Hüzünlü şeyler yazma pembe duvar kağıdından defterine. :)

Sevgiler.