15.05.2009

Yüzümüze gölgesi düşer, yorgunluğun

Unutmuşum; gözlerimde, boynumda, parmak uçlarımda dolaşan yorgunluğu… Kelimelerimi birbirine dolayıp çözmeyişini.

Takıntılar bile yenik düşebilir yorgunluğa…
Yerleşmiş takıntılarım vardır. Paket çorbaları sevmem, paket çorba yapan kadınları tasvip etmem mesela. Öyle yorgundum, bir tabak sıcak çorbaya öyle ihtiyaç duyuyordum ki buzdolabının bir köşesinde sakladığım paket çorbayı tencereye boşalttım.

Dün akşam yedi buçukta bilgisayarın karşısına geçtim, ayağa kalktığımda saat üçe varmıştı. Sol ayağımdaysa şiddetli bir ağrı… Bu saat oldu, hâlâ rahat basamıyorum ayağımın üzerine.


Aynalar üzmesin bizi
Her zaman olduğu gibi bir proje bitmeden diğeri başlamış. Renklipamuklar eve geç döndü. Yüzü solgun; geçen yaz hediye ettiğim çiçekli bluzu giymiş. Makyajı akmış. 30 yaşını aşmış kadınların makyajı akmasa, aynalarla aralarını bozmasa ne güzel olurdu!

Renklipamuklar, “Ayağımın üzerine basamıyorum” diye dert yandı.
“Ağrıyor mu?”
“Maalesef…”
“Dün gece benim de bacağıma kramp girdi”
dedim.
Sordu:
“Hangi bacağına?”
“Sol” dedim, sevindi.
O da sol bacağının üzerine basamıyormuş.
“Kramp kardeşliği yaptık” diyerek gülümsedi.
“Çay içsene” dedim. İçmedi.

Oysa çayı yeni demlemiştim, güzel de olmuştu.


Sessizleşiriz bazı
Renklipamuklar'ın içinden çıkılmaz tespitleri vardır. “Doğaya yanlış mesaj vermiş olmalıyım” şeklinde bir saptamada bulundu. “Herhalde kritik bir yerde büyük bir yanlış yaptım?..”

Sessiz kalmayı seçtim.

En son gönderdiğim e-postanın saatine baktım. 00:44’tü. Daha bir dolu iş varken renklipamuklar ile kurduğumuz ‘kramp kardeşliği’nin yarın son bulması dileği ile derlenip toplanmayı bekleyen tüm kelimeleri bıraktım olduğu yerde.

4 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
günlüktutan dedi ki...

her akşam yemekten 2 saat kadar sonra 1 poşet magnezyum disporal. iyi bir uyku için, kramplara karşı da bire bir. bu tempoyla devam edersen, enseni sarıp yukarılara doğru parmak parmak tırmanan, literatürde gerilim tipi diye geçen benim örümcek tipi dediğim baş ağrıların da olacak. ona karşı da etkilidir.
kendini idareli kullan olur mu?

ezgi dedi ki...

yorgunluk sarıp sarmaladı beni...ve ben de yeniklikten düştüm,heryerime kramp girdi:)
annesi babası çalışan bir çocuk olarak büyüdüm,ama eve hiç hazır çorba girmedi,bir an önce yemek hazırlamak için ellerini kesseler de başarılılılar bu konuda:)
dikkat et kendine olur mu?
iyi haftalar diliyorum,sevgiler

Adsız dedi ki...

zaten hayatta ne kadar çekilmez şey varsa, kız arkadaşlarla onun kardeşliği yapılıyor illa ki...

"çünkü," demişti biri, "sevdiklerinin kaderinden pay alırsın. " iyi miiii, kötü müüü, karar veremedim. sevdiklerimizin ya da bizim kaderimiz iyi olsun da, paylanalım birlikte, ne diyeyim.

böyle de bir muamma hayat. çok yüklenmek belki yapılan hata. her manada çok yüklenmek. gücü, güçlülüğü, bilgiyi, donanımı yüklenmek... ayakların üzerinde sağlam durmak, ayakları ağrıtıyor illa ki. ama ruhu çokça ağırlaştırıyor. tüm dünya genelinde kadınların durumu bu. dolayısıyla ilkele dönüp bakıyorum modern dünyadan. şu aşamaya gelip de, esasında az ve ilkel sayılabilecek isteklerimize dönüp bakıyorum sonrasında. e, diyorum. ne gereği vardı bunca şeye? ve de ne alaka yahu? istediğin yol başka, girdiğin yol başka.

kendime diyorum bunları.

cevabım yok.

ama şimdi zaman makinesiyle geri atsalar beni, yahut sezen'in dilemesiyle şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler, bu zamana kadar yaptıklarımın aksini yapardım.

geç mi?

evet, biraz.

imkansız mı?

hayır.

ama çok zor.