
Ora dediğim yer, Ege.
Telaşsız sokakları, telaşsız insanları ile... Ağır çekimde sürüyor yaşam.
Zeytin ağaçları seyrekleşmiş, yazlık evler çoğalmış göze çarpan. Geri kalan aynı…
Köyleri hep aynı mesela.

“Bir bize mi ekmek yok şu hayatta? Bunca yetinmemek, peki bunca koşturmaca niye, nereye?” diyorsun aynaya bakıp.
Gözlerinin altındaki siyah gölgeler iyileşiyor birkaç güne kalmadan.
Dinginliğe bırakıyorsun kendini. Gökyüzünde kızgın ağustos güneşi, toprakta çenebaz ağustos böcekleri…
“Acaba dikiş dikebilir miyim?” diye düşünüyorsun ilk kez. “Şu ev bizim olsa... Patiskadan perdeler dikebilirim belki. Pembe bile olabilir rengi... Fakat pencere çiçekleri ille de sardunya!”

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder