24.09.2010

Fatmagül’ün suçu belli oldu

Aşkı Memnu’nun tacını devrettiği Fatmagül’ün Suçu Ne? diğer tüm dizileri geride bırakarak reyting tahtına oturdu. İlk bölümündeki o meşum sahnenin izlenme rekorları kırması mesele oldu. Psikologlara, toplumbilimcilere danışıldı; röportajlar yapıldı. Öğretici, dikkat çekici mesajlar verildi vs.

Facebook’ta Fatmagül ile ilgili onlarca söz dolaştı. Bir telaştır gitti; Fatmagül’ün suçu bulunacak, başka yolu kalmadı. Tahminimce, en çok eğlenilen bir cevapta buluşuldu.
“Fatmagül’ün suçu ne?”
“Eskiden Bihter olmak!”


Bazı insanlar eşekten düşmüşe çeviriyorlar beni. Allak bullak ediyorlar, onları koyduğum mertebede bulamıyorum ne yazık ki. Oldukça iyi yetiştirildiğini düşündüğüm, yüksek tahsilli filan bir arkadaşım günlük iletisine şöyle yazmış:
“Yolda Fatmagül’e rastladık. Suçumuz yok, biz onu Bihter sandık!”

Fatmagül Bihter olsa, sakıncası da olmayacak. Bu mudur? Hayır, bu değildir. Fatmagül’ün hak etmediği uğursuzluğu Bihter de hak edemez, kimseler hak etmez. Şaşırdığım, espri çerçevesinde olsa bile 30’una varmış, aklı başında görünen gencecik bir adamın bunu yazabilmesi…

Nasıl yazılabilir, nasıl yakıştırılabilir böyle bir cümle? Kendi kendine hakaret değil midir düpedüz?

Başrollerinde Hülya Avşar ile Aytaç Arman’ın oynadıkları aynı isimli filmi yıllar önce izlemiştim. Hikâyelerin mutlu son ile, aşk ile son bulması yeterliydi benim için. Kerim kabul etmişti ya Fatmagül’ü… Sevmişti ya sonunda... Fatmagül sevilmeye muhtaçtı ya nasıl olsa… Ama artık değil. Hikâyelerin ilk cümlesi son cümlesi kadar önemli. Mutlu son yazarak sıyrılmak yok artık.

İlk iki bölümde başına gelenler, sonraki bölümlerde de Fatmagül’ün başına gelecek felaketlerin habercisi gibi görünüyor. Bilmiyorum yürek dayanır mı un ufak edilen bir kızcağızın böylesi iç parçalayan hikâyesini seyre…

Bu arada, “Fatmagül’ün suçu ne?”nin tek cevabı var bende.
“Fatmagül olarak doğmuş olmaktan başka bir şey değil”.

Hiç yorum yok: