22.05.2009

Masal Sevgili gitmemiş, karşımızda uzanan yol çiçekler içindeymiş

Otobüste kalan yolcu sayısı bir elin parmağı kadar. Yanımdaki sessiz yolcu da inmedi henüz. Günün ağarması ile birlikte kitap okumayı bıraktı ve ikinci kez konuştu:
“Kahve lütfen, şekersiz ve sütsüz.”


Bir önceki konuşma ikimiz arasında geçmişti. Otobüsün mola verdiği bir terminalde sigara uzatmıştı.
“Bıraktım” demiştim.
“Ben de bırakacağım. Yakında…” Ardından en uzağımdaki masaya oturmuştu.


Kahvesini içerken zeytin ağaçlarını, ağaçların arasına serpilmiş keçileri izlemeye koyuldu. Uzaklaştıkça İstanbul’u özlemeye başlamıştım. Sanki yeryüzündeki herkes her an birinin, bir şeylerin özlemini çekerek yaşıyor gibiydi. Yanımdaki sessiz yolcu da bir şeyleri özlüyor olmalıydı. Fakat belli etmiyordu özlediği birileri, bir şeyler varsa da.


Kış aylarında altından gürül gürül yağmur sularının aktığı köprülerden geçerken otobüs sarsıldı. Köprülere vardığımıza göre kıyı yakınlardaydı. Ege’de denize yakın yerlere köprüler kurulur. Bunu bilecek kadar tanırım Ege’yi…


Otobüs otobandan toprak bir yola saptı. Zeytin ağaçları çoğalmıştı. Bir zaman sonra küçük bir garajda durdu. Yolculuk sona ermişti. Kitabımı, hırkamı derledim topladım; saçlarımı düzelttim.


Kalan yolcu sayısı bir elin parmağı kadardı. Küçük bavuluma kavuşmam kısa sürdü. Ağır değildi. İçinde iki-üç blue jean, birkaç bluz ve kitapla, makyaj malzemelerim vardı. Çoktan gittiğini sanmıştım. Meğer gitmemiş. Sordu:
“Yardımcı olmamı ister misin?”


Esen rüzgârla deniz kenarına vuran yosunların kokusu duyuldu. Karşımızda uzanan yol çiçekler içindeydi.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

cırcır böcekleri ötüyor, günün sıcağı havayı bunaltıyordu.
Kendimi denize atmak istiyordum ama yanımdaki hanfendinin, rüzgarından da etkilenmiştim. Gideceği yere kadar götürmek zorunluluğu hissediyordum.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ayşenur dedi ki...

masal devam ediyor...

okumak çok keyifliydi...

selam ile

atesinsesi dedi ki...

bir yağmur başlayı verdi apansız. gök boşanıyor sanırdı bilmeyen. mayısın serin yeli dolandı yüzünün ayva tüylerini okşayarak. saçları ıslanmış daha bir güzel olmuştu kadın. uzaklarda, badem ağaçlarının iki yanlı sıralandığı toprak yolda sesi çınlıyordu kristal bir gözyaşı şişesinden düşen taneciklerin ömertliğiyle.

beyaztuvala benzetti neden bilinmez uzak upuzak mavi gökyüzünü şair...

öyle güzel yazmışsınki bende dayanamadım devam ediverdim işte

sevgimle

Adsız dedi ki...

sen böyle yazdıkça, kalmak zorlaşıyor istanbul'da :)

SeV@L dedi ki...

Masal Sevgili'ye bir şarkı...

ben gözlerindeki sarhoşun
cebinde duran son şişesindeyim
al beni çek damarlarına...

ben ki yollarımı sana doğru çizmişim
aklımdan geçenleri kalbimde demlemişim

sana başka sözüm yok
istersen gidersin
ama belki bende kalmak istersin
ne dersin


Murat Çelik- Sana başka sözüm yok.

:)

Unknown dedi ki...

Hoş geldin :)