21.01.2010

Oldukça soğuk bir akşam

Dün,
“Ciddi hayal kırıklıkları yaşıyorum” dedim renklipamuklar’a.
“Ben de” dedikten sonra ekledi: “Kime ve neye inanacağımı bilemiyorum”.
“Ben de” deme sırası bendeydi bu defa.


Bugün,
Hâlâ ciddi hayal kırıklıkları yaşıyorum ve kime, neye inanacağımı bilemiyorum.

Gece geç saatlerde başlayan korkunç boğaz ağrısı yerini halsizliğe bıraktı. Yünlüler içinde, battaniye altında bile tir tir titriyorum. Ocakta kaynayan ıhlamur; içinde elma kabuğu, karanfil. Çaya bile karanfil attım içerken.

Taze sebze çorbaları yapıyorum. Kuru soğan, kırmızı mercimek, kereviz, kereviz yaprakları, beyaz lahana, havuç... Evde bulduğum ne varsa atıyorum içine. Üstüne karabiber serpiyorum, daha az öksürüyorum böyle olunca. Kendimi sakındım sakındım, olmadı. Beceremedim. Bir yerlerde üşütmüşüm demek ki, farkında olmadan.

Battaniye altında kitap okuyorum. Boleyn Mirası’nın son 100’üncü sayfasındayım. Tamamladıktan sonra Philippa Gregory’nin Türkiye’de yayımlanıp da okumadığım tek kitabı kalacak. Ona da sıra gelir umarım.

Birazdan battaniyemi TV karşısına taşır; Adnan, Matmazel, Bihter, Behlül, Nihal, Beşir arasında oluşan aşk prizmasındaki kırılmaları izleyebilirim.

Halim yok. Olsaydı beraberinde örgü de örebilirdim.

Hiç yorum yok: