3.08.2010

O gün bir gelse...

Genellikle geceleri, uyumadan önce kitap okurum. Hem ancak zaman bulabiliyorum hem de bu vesile ile bir parça dinlenmiş oluyorum. Yatağıma uzanıyor, odamın ışığını düşürüyorum. Hoş bir loşlukta kimi zaman uyuyakaldığım bile oluyor.

Francis Kazan yazdığı romanda Halide Edip’e ruhani birtakım özellikler yüklemişti. Halide henüz küçük bir kızken ruhlar alemine uzanabiliyor, ölmüş kişiler ile konuşabiliyordu. Romandaki ruhani sayfalara tesadüf ettiğimde uzandığım yerde doğruldum, ışığın ayarını yükselttim. Ponçik’in her kıpırdanışında gözüm kapıda… Roman çoktan bitti, bir yenisine başladım ancak gecenin kör saatlerinde uyandığımda hâlâ ürküntü duyuyorum. Sanki bembeyaz elbiseler içinde, soluk yüzlü bir kız kapının ardından çıkıverecek gibi geliyor. Ya da kubbenin derinliklerinde kaybolan mevlit seslerini evin içinde duyuvereceğim.

Farkında olmadan romandan çok etkilenmişim. Geçen geceki rüyamda Topkapı Sarayı’nın içinde mahsur kalmıştım. Mavi-beyaz çinilerle kaplı, az ışıklı bir odanın içindeydim. Sarayda odaları ısıtmak için kurulmuş büyük, işlemeli sobalar vardır. Öyle bir sobanın yakınındaydım. Kıştı herhalde. Odadan çıkmak istiyor, çıkamıyordum. Neyse ki bir anda Holly beliriverdi yanımda. Bab’üs Selam’ın kapıları kadar ağır ve yüksek kapıları birlikte itmeye başladık. İmkânı yok, gücümüz yetmiyordu. Holly “Bak” diyordu. “Kapının kenarları, tokmakları hep altın!”
“Umurumda değil”
diyordum her zamanki telaşımla. “Şuradan kurtulalım yeter ki…” Harem gibi bir yerdi. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım ağır kapılar açılmak bilmedi.

Öyle uyandım.

Sabahtan toplantımız vardı. Alışılagelmiş, büyük toplantılardan. İki saate yakın sürdü, yarın yine var. Ondan sonra da toplantı notları ve elimde biriken işlerle uğraşacağım. Klima harıl harıl çalışsa da sıcak hissediliyor ve sıcakta kesinlikle çalışılmıyor. Uykularım yine bölük pörçük oldu. Bir an önce tatile çıkmak, soğuk sularda serinlemek istiyorum. MP3 çalarımı kulağıma takıp trafikten, sesten, gürültüden uzak dinlenmek istiyorum. O gün bir gelse...

Hiç yorum yok: