16.04.2009

Kendi içine yağan nisan yağmurları

Ucu maviye boyalı kibriti tutuşturdum, iki mum yaktım. Mumlardan biri odayı ise boğdu. Ardına kadar açtım pencereyi. Ancak o zaman fark ettim ki yağmur yağmakta…

Nisan yağmuru…
Bahar yağmuru…
Benim yağmurum.

Hava çoktan karardı.
Pencereyi az önce kapadım.
Yağmur dinmiş miydi? Duymadım damlaların sesini…
Sessiz sessiz yağar nisan yağmuru, kendi içine ağlayan kadınlar gibi. Duyurmaz sesini kolaylıkla.

Dinlediğim müziği araladı silueti.
Dizelerin, notaların arasından sıyrılıp siyaha varan gözleriyle duymadan gitti.
Seslenmedim ardından…

Üç gün önceydi. Kandinsky asılıydı duvarda. Hastane duvarlarına Monet ve Renoir asarlar çoğunlukla. “İyi ki sanat tarihi okudum” demiştim resme bakıp. Biriken pişmanlıklarımın üzerini örtüp.

Reçeteye karalanan bir dolu ilaç arasında biri var ki yaşamaktan çok uyumakla uyumamak arasında bıraktı beni. Elimde olsa atacağım çöpe. Elimde değil.

Gökyüzü dar, gece daha bir siyah.
Elimde değil.


Ressam: Wassiliy Kandinsky

1 yorum:

Sinan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.