7.04.2009

Mürekkebi kurumamış nisan yazısı

Daha önce yazabilirdim.
Şubattı, 14'üncü gününü sevmezdim; yazmadım.
Marttı, bir keresinde mart ayında terk edilmiştim; yazmadım.
Oysa nisan…

Nisan geldiyse bahar da geldi demektir.

Bahar geldi mi en köhne umutlar bile gökkuşağından bir renk çalma cüretini gösterir.
Gökyüzünde uçurtma olur bahar. İstanbul’da lale…
Denizde gümüşi pırıltılar, çocuk parklarında pamuk şekeri.
Okul önlerinde leblebi helvası, el arabasında haşlanmış mısır buğusu.

Nisan geldiyse bahar da geldi demektir.

Unutturur; yeşil yaprakların arasından süzülen ışık hüzmeleri yaşayamadıklarımızı, ertelediklerimizi.
Bir kışın daha yoksun sona erdiğini… Bir sobanın sıcaklığını hissedemeden.
Kestane kabuklarının çatlarken çıkardığı çıtırtıyı duyamadığını ya da Vefa’ya boza içmeye gidemediğini unutturur insana.
Beklemekten vazgeçtiklerini aklına bile getirmez.

Nisan geldiyse bahar da geldi demektir.
Mürekkebi kurumadan yazılıverir yaşananlar.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

gece kedilerin, gündüz serçelerin aşk nameleri doldurur kulağımı, gülümserim. pek severim nisanı. hoşgelmiş :)

günlüktutan