12.03.2010

“Ne diyorsun?”

Sabahı sabah ettim, uyanmakta zorlandım. Sıkıntılı, bitmek bilmeyen bir geceydi. İşlerim çok, programım yoğun olduğunda ne gündüzlerimden ne gecelerimden hayır var.

“Geç kaldım!”
Çocukken okuduğum Alice Harikalar Diyarında’nın Beyaz Tavşan’ı ruhuma işlemiş olmalı. Sürekli saate bakıp, “Geç kaldım, geç kaldım!” telaşı içinde yaşarken hiçbir zaman geç kalmam fakat her zaman geç kalma ihtimalimin telaşı içinde ter dökerim.

Saat 15:30’daki toplantı için hazırlandım, mesafe taksi ile en çok 15 dakika sürüyor. 15:00’te taksi durağını aradım her zamanki gibi. “Durakta aracımız yok” dedi, bir erkek sesi. Diğer durağı aradım, aynı cevabı duydum. O an panikten ellerim, ayaklarım uyuştu. Saat 15:05 olmuş bile. Caddeye yürüdüm, bir tek taksi bile geçmiyor! Bir üst yola, bir üst yola daha koşarcasına... Nihayet yokuşun başında görünen bir taksiyi durdurduğumda nefes nefeseydim.
“Panik yaptım” dedim, şoföre. “15 dakika sonra toplantım başlayacak. Durakta taksi olmayacağını tahmin edemedim. Her zaman olur”.

Benim gibiler…
Saatim 15:30’u gösterdiğinde kulenin girişindeydim. Saatim genelgeçer saatten 10 dakika ileride... Fotoğraf Editörü arkadaşım ise yarım saat gecikti. Çıkışta, “Senin gibiler lazım bizim mesleğe…” dedi. “Dengeliyorsun bizim gibileri”. Dengelemekten yorgun, geç kalmamaktan memnun, bir günün daha sonuna varmanın rehaveti içinde…

Kilo alıyorum
Biraz kilo almışım galiba, öyle diyorlar görenler. Umursayacak hâlim yok. İşim öyle çok ki bu tempoyu kaldırabilmek için vitamin kullanmak zorundayım ve vitaminler kilo almama neden oluyor. Sürekli bir şeyler yemek istiyorum. Bu akşam bir kalıp bitter çikolatanın yarısını bitirdim. Aşkı Memnu’nun reklam arasında patates kızarttım; Bihter’in aklın ve aşkın sınırlarını zorladığı sahnelerde yedim patatesleri. Bol tuzlu ve yanında yoğurtla.

Ayrı kelimeler aramaktan mı bu kadar yorgunum?
Kelimelerle meşgul olmak pek iyi bir iş değil esasında. Yazılanlarla, konuşulanlarla fazla ilgileniyorsun böyle olunca. Bir zamandır dikkatimi çekiyor. Bihter ile Behlül, Bihter ile Nihal, Nihal ile Behlül arasında kurulan cümlelerin ikisinden birinde aynı söz:
“Ne diyorsun?”
Ne diyorsun salgını yalnızca Aşkı Memnu’da yok. Başka dizilere de sıçramış. Herkes birbirine sürekli “Ne diyorsun?” diye soruyor. Bu akşam saymaya çalıştım, olmadı. Yetişemedim.

Aşkı Memnu’nun ardından bilgisayarımın başına geçtim ve bir saatlik toplantının 21 dakikasını çözdüm. Aslında devam edebilirdim ama sordum kendime:
“Ne yapıyorsun?”

Gereksiz buldum, gece yarısından sonra hâlâ çalışmayı... Yarına kalsın, uyuyayım biraz. Beyaz Tavşan da uyusun benimle. O benden de yorgun.

Hiç yorum yok: