28.07.2010

Hep sıcaklardan oluyor bunlar

Holly’i aradım, şirketin önünden geçiyordum. Yakınız birbirimize. “Buraya gelsene…” dedi. “Yok” dedim. “Dışarıda bir yerlerde görüşelim”.

Huzur, huzur, huzur…

Hükümet gibi kadın derler ya… Öyle bir genel koordinatörleri var. Tüm yazı işleri müdürlerini, editörleri ipte oynatıyor. Yıllar önce yolum düşmüş ve iş görüşmesi yapmıştık. O dakika anlamıştım, o kadınla çalışamayacağımı. Verebileceği ücretin iki katını istemiştim. “Çok büyük hata yapıyorsun” diye gözümü korkutmaya çalışmıştı. “Sana bu sektörde olmayan bir şeyi vaat ediyorum, istikrarı…”

Yöneticiler hiçbir zaman korkutamaz beni. Bilirim ki asla öncelikleri olmamışımdır, olmam da.

“Eğitimim ve yaptığım işlerle daha fazlasını hak ettiğimi düşünüyorum” diye meydan okumuştum. Sonraki iş yerimde onun önerdiği ücretin aynısına çalıştım uzun süre. En azından amazonlaşmış bir genel koordinatörsüz, noktama virgülüme müdahale etmeyen bir yazı işleri müdürü ile birlikte…

Geçenlerde Holly’e uğradığımda karşılaşmıştık müthiş koordinatörle. Delici bakışları ile tepeden tırnağa süzmüştü beni. “Hatırladı mı acaba? Çok zaman oldu” diye sormuştum Holly’e. “O unutur mu be?” demişti usançla.

Yok, gitmem bir daha kolay kolay. Görmek istemem genel koordinatörü. Dışarıda bir yerlerde buluştuk. Önceki gün öğle yemeğinde domatesli makarna yemiştim, dün akşam yine domatesli makarna yedim. Bu defa zeytin, peynir ve maydanoz ile süslenmiş makarna ama. Haftada birkaç kez mutlaka kumpir ve makarna yiyorum. Çok seviyorum, mani olamıyorum kendime.

Tüm vaatler kandırmaca esasında

Renklipamuklar üç gündür başımın etini yiyor. “Bu defa beni ekemeyeceksin. O konsere birlikte gideceğiz!” diyip duruyor. Biletler VIP’miş. Kurtaramıyorum kendimi…
“Renklipamuklarcığım, neden anlamıyorsun beni? Gülben Ergen iyi ve güzel bir kadın olabilir. Ama TV’de gördüğümde bile geçiyorum ben onu. Katlanamam iki saat dinlemeye…”
Yok, renklipamuklar pes etmiyor. “Çok eğlenceli bir kadın. Harika giyiniyor, kıyafetlerine bakarsın!”

Konseri unutturabilmek için dünkü yorgunluğumun üstüne renklipamuklar ile birlikte Arnavutköy’e gittik. Dolunay vardı, dolunayı seyrettim. Tekneleri hep ışıklarla süslemişler, geçişlerini seyrettim. Gece yarısıydı döndük. Zaten domatesli makarna yemiştim, üstüne bir de ketçaplı-mayonezli kızarmış patates yedim. Bu çok kötü oldu.

Genel koordinatörün bana yaptığı gibi bu gece kandırmaca vaatlerde bulunacağım renklipamuklar’a. “Çok büyük hata yapıyorsun. Hayat Taksim’de...” diyeceğim, gözünü korkutmaya çalışacağım. Belki Gülben Ergen konserini unutturabilirim böylelikle.

Hiç yorum yok: