13.07.2010

Bir masalın ilk cümlesi…

Gecenin açmazlarına rağmen gün doğmasın istedi, hiç sabah olmasın. Bir yabancının yanında zaman su gibi avuçlarına dolarken avuçları küçüldü; gece kısaldı, uzadı... Bir tayın titrek heyecanı kapladı ruhundaki eprimişliği. Acemi bir telaş, yüreğini sardı saracak korkuyla beraber. Zaman su gibi avuçlarına dolarken sabah olmasın istedi; bir yabancının yanında, belki de uzağında...

Masaların çoğu boşalmıştı. Onların masada ise koyu bir sohbet sürüyordu. Saat gecenin üçü... Gözleri N. ile her karşılaştığında yüreğinde çarpışmalar yaşadı. Onun gözlerinde de… Şimşekler çakıyordu sanki. “Şaraptan” diye susturmaya çalıştı hissettiklerini. “Aşık olunmayacak kadın yoktur. Az votka, az şarap vardır. Öyle der, erkekler! N. de onlardan biri…”

N.’nin çoğalan ilgisi, sözleri günün ilk ışıkları ile birlikte solacak. Ertesi gün kaldığı yerden değil, alışıldığı yerden devam edecek. Büyük yalnızlıklarla…

Yağmur iyiden iyiye hızlanmış. Tesadüf mü bu? Hep güzde, hep yağmurda kesişmesi sevda yollarının? Peki, yolların nefes kesen yokuşlara dönüşmesi sonrasında?..

Nasıl olduysa… İki kişi en arkada kalmışlar. Sonraları fark etti, arkadaşları ile aralarındaki mesafe açıldıkça açılmış. N. durdu bir an, süzülen yağmur damlalarını tutmak, düşmelerine engel olmak istermişçesine elleri yağmur kadının saçlarında dolaştı. “Benimle gelsen…” dedi. Yağmur kadının gözleri N.’nin esmerliğinde…
“Nereye?”
“Gideceğim yere,”
İçindeki telaş azalmaya, korku ise çoğalmaya başladı. Son sözlerle cesaretsizlik kuşattı benliğini.
“Şimdi seni öpeceğim ve biz, birlikte bir masalı başlatacağız” dedi N.
İlerleyen arkadaşları kalabalığın içinde erimişti bile. Seçemiyordu artık onları. Kalabalığın yabancılığı içinde, N. herkesten daha tanıdıktı. Bir yabancının uzağında, belki de yakınında…

Caddedeki kalabalık akarken, yağmur yağarken. N. yağmur kadının yüzüne bir masalın ilk cümlesini yazdı.

Hiç yorum yok: