5.12.2009

Menekşeli sabah

Contemporary 09’un girişinde yine aynı kurabiyeleri görünce “Geçen yılki kurabiyelerden çıkan dilekler tutmadı” dedim. Görevlilerden biri “Bu yüzden bu yıl dilek yazmadık kurabiyelere…” diye karşılık verdi. Gülümsedi sonra, “Üzülmeyin. Yalnız sizin değil, kimsenin dileği olmamış.”

Hiç değilse başkalarının dileği olsaydı.

Gece üç buçuktu, uyuyamamıştım. Beş buçukta yeniden uyandım, belli belirsiz. Birkaç saat sonra renklipamuklar uyandırdı. Kalın kazaklarımızı giydik, köşe başındaki bakkala uğradık pastaneye gitmezden önce. Hemen her gün okuduğum gazeteyi aldım, başlıklara bakmak gelmedi içimden. Hava soğuktu, bir ara üşür gibi oldum. Renklipamuklar pufidik montuna iyice sarındı, çayla birlikte sigara içip durdu.
Gökyüzünü seyrettim, gökyüzünü örten ağaçlara baktım. Ağaçların dallarında serçeler… Düşündüm, “Seçebilseydi, bir serçe olmayı tercih eder miydi Ponçik?”

Pastanenin bahçesi saksılarla, saksılar menekşelerle dolu. Fotoğrafını çektiğim menekşeye “Gülümse menekşe!” dedim. Sanki tüm menekşeler biraz somurtkan.

Kafesteki tüm kuşlar en az serçeler kadar özgür olsa…
Tüm çiçekler en çok menekşeler kadar somurtkan.

Hiç yorum yok: